Auschwitz kumandanı Rudolf Höss, eşi Hedwig, çocukları ve hizmetkârlarıyla rüya gibi bir hayat sürmektedir. Öyle ki, ölüm kampının duvarına bakan muhteşem evleri tam da tren raylarıyla gaz odaları arasındadır. Martin Amis'in aynı adlı romanından uyarlanan bu çarpıcı film çiçekli, geniş bahçeleri, seraları ve havuzlarında keyif süren Höss ailesinin başlarına ölüm külleri serpilirken süregiden sıradan gündelik yaşamını gözlemliyor.
Güney Florida’da geçen film, iyi niyetli ama otoriter bir baba tarafından yönetilen Afrikalı-Amerikalı bir ailede yaşanan bir kaybın ardından her bir aile bireyinin çıktığı duygusal yolculuğu anlatıyor.
“Biçim, doğru anlatıyı bulma çabasından yola çıkar. Bu filmin biçimine baktığınızda, gördüğünüz şey gerçekten de sıradan olmayan bir film.” Scarlett Johansson dünyaya erkek otostopçuları yakalamak için gönderilmiş bir uzaylıyı oynuyor. Ne kadar donuk ve buz gibi görünse de, dolgun kırmızı rujlu dudaklardan kürk mantosuna noir filmlerinden çıkma bir femme fatale’den çok farkı yok aslında. İskoçya’nın ıssız mahallelerinde araba süren bu seksi kadının neyin peşinde olduğu ya da kim olduğu hakkında bir fikrimiz yok. Kült filmleri ve videolarıyla tanıdığımız Jonathan Glazer uzun yıllar sonra gene tuhaf ve görselliğiyle zihin açıcı bir filmle karşımızda.
Halüsinatif ve rüya gibi sıfatlarını sonuna kadar hak eden film, sosyal gerçekçi bir arkaplanda oldukça tensel ve duyusal bir biçimde sizi yavaş yavaş içine çekiyor. Michel Faber’in aynı adlı kült romanından uyarlanan film, insan olmaya ve hissetmeye dair bir meditasyon adeta.
Set in a modern-day London of economic and political uncertainty, the story follows the intersecting themes of familial honor, moral duty and dynastic corruption.
Documents the writing, recording and performing of Nick Cave & the Bad Seeds’ sixteenth studio album, Skeleton Tree.
Accompany PJ Harvey and Seamus Murphy on a journey through the creative process behind PJ Harvey's new album, conceived by their travels around the globe.