Napolyon filmi, Fransız İhtilâli sonrası çalkantılı günler yaşayan Fransa'da Napolyon'un sıradan bir askerden, Fransa İmparatoru'na kadar yükselişinin hikayesini konu ediyor. Film aynı zamanda Bonaparte'ın eşi Josephine ile yaşadığı evliliği de gözler önüne seriyor. Bonapart, tek gerçek aşkı Josephine ile olan bağımlılık yaratan, değişken ilişkisinin prizmasından geçerek iktidara gelmek için amansız bir yolculuğa çıkar.
1870'lerin Japonya'sında Amerikan ordusundan Yüzbaşı Nathan Algren, Japon İmparatoru'nun davetlisi olarak ülkenin ilk ordusunu eğitmek üzere doğuya gelir. Modernleşme eğilimleri gösteren feodal kültür, samuray tarzını da devam ettirmektedir. Algren, bir kaza geçirip samurayların lideri tarafından kurtarılınca köklü samuray kültürüyle tanışır ve etkilenir. Bir samuray savaşçısı gibi hareket etmeyi öğrenince büyük bir kararın eşiğine gelecektir. İki taraf arasında kalmıştır ve onurunun doğru yolu göstermesini beklemektedir.
Tehdit filmi günümüzden 30 yıl öncesinde, Afrika'da başlıyor. Amerikalı doktorlar ölümcül bir virüsün kuşattığı kasaba insanlarını kurtarmaya çalışırken, yüksek rütbelilerden birinin verdiği emirle orada bulunan herkes öldürülür. Savunma bakanlığının kökten çözdüğünü düşündüğü sorun, yıllar sonra yeniden baş gösterir ve dolambaçlı yollardan Yeni Dünya'ya giren virüs bir anda Amerikalıları esir alır. Olayı çözmek ise yeni boşanmış bir çift olan Sam Daniels (Dustin Hoffman) ve Doktor Robby Keough'a (Rene Russo) düşer.
Z-4195, çalışan sınıfına ait bir karıncadır ancak kendini önemsiz ve değersiz hissetmektedir. Bir gün Prenses Bala'yla karşılaşır ve sosyal statülerinin farklı olmasına karşın onun da kendisi gibi hissettiğini anlıyor. Bala'yı bir daha görebilmek için asker arkadaşı Weaver'la yer değiştiriyor. Bu yer değiştirme sırasında General Mandible'nin çalışan karıncaları yok edip, sırf asker karıncalardan oluşan bir topluluk yaratma planlarını öğreniyor. Z ve Bala ordan kaçma planları yapmaya başlıyorlar. Bütün hayalleri, sokaklarının yiyecekle dolu olduğu Insectopia'ya gitmektir.
Çok gizli bir askeri proje, bazı dahi öğrencilerin de yardımıyla test aşamasına gelmiştir. Projenin başında Bruce Banner görev almaktadır. Test sırasında bir kaza olur ve Banner, tehlikeli Gama ışınlarına maruz kalır. Yoğun ışın yüzünden mutasyon geçiren Banner, sinirlendiği zaman yıkıcı güçlere sahip yeşil bir deve dönüşen yeni bir kişiliğe bürünür. Bruce Banner olarak yaşamını sürdürmeye çalışsa da, zaman zaman kontrolden çıkan bir yaratığa dönüşmesi çok karmaşık ve trajik olayların yaşanmasına sebep olacaktır. Asıl soru, Hulk adı verilen korkutucu görüntüsüne rağmen yeşil devin, güçlerini kötülere karşı kullanarak kahramanlaşmasına rağmen yanlış anlaşılıp anlaşılmayacağıdır.
Soğuk Savaş döneminde Ruslara saldırmak için bahane aramakta olan çılgın general Jack D. Ripper, Rusların 'Amerikan halkının vücut sıvılarını kirlettiği' gerekçesiyle SSCB'ye sürpriz bir nükleer saldırı yapmaya karar verir. Nükleer silahlarla yüklü bir Amerikan uçağı Rus sınırına yakın bir bölgede Soğuk Savaş döneminin tipik devriye uçuşlarından birini yapmaktayken mürettebat Ripper'dan SSCB'ye saldırı emrini alır. Fakat Rus büyükelçisi DeSadesky, Amerikan makamlarına Rus savunma teknolojisinin geldiği son noktanın ürünü olan 'Doomsday Device'dan bahsettiğinde ve başkanın danışmanlarından eski Nazi bilimadamı Dr. Strangelove, buluşun olduğunu doğruladığında durum daha da tehlikeli bir hal alır. 'Doomsday Device', SSCB'ye yapılacak herhangi bir nükleer saldırıda dünyadaki tüm canlıların yok olmasına sebep olacak bir silahtır.
Yıl 2019. 3. Dünya Savaşı'ndan 31 yıl sonra. Yıkılan Tokyo yerine yapılan Neo-Tokyo'da kaos hüküm sürmektedir. Polis ve hükümet güçleri yeraltı örgütlerine karşı mücadele etmektedirler. Kaneda ve motosiklet çetesi, otoriteyi hiçe sayarak bildikleri gibi yaşamakta ve zamanalarını serserilik etmekle geçirmektedirler. Birgün çete üyesi Tetsuo, küçük bir çocuğun da bulunduğu bir kazaya karışır ve ağır yaralanır. Olay yerine gelen askeri birlikler Tetsuo'yu da alarak ayrılırlar ve üzerinde bir takım deneyler yaparlar. 3. Dünya Savaşı'na yol açan ve Tokyo'nun yıkılmasına sebep olan Akira Fenomeni nedir? Tetsuo'yu ne bekliyor? Kei ve örgütü neyin peşinde? Gizemler birbiri üzerine gelecek ve cevapları bu görsel şölende kendini gösterecek.
Filmin konusu Fransız ordusundaki komuta kademesinin savaşmak istemeyen askerlere gözdağı verip korkutmak amacıyla suçsuz askerleri kurşuna dizmesidir. Fransız Ordusu da savaş sırasında diğer müttefik orduları gibi korkaklık suçundan dolayı infazlar gerçekleştirmiştir. Ancak filmin merkezinde duran sorun, verilen emre karşı gelerek saldırıya geçmeyen tüm cephenin yerine rastgele seçilen askerlerin kurşuna dizilmesidir. Bu tür cezalandırma tarihte Romalılar tarafından yaygın olarak uygulanmıştır. Onuncunun cezalandırılması olarak dilimize çevrilebilecek decimation cezasında suçlular arasından her on kişiden bir tanesi öldürülerek ceza uygulanır. Bu ceza Fransız Ordusunda, Flanders yakınlarında 15 Aralık 1914 tarihinde geri çekilen Cezayir Alayı 8.Tabur 10. Bölük askerleri hücum emrine uymayınca uygulanmıştır...
Savaşmaya pek de hevesli olmayan bir kahraman olan Benjamin Martin, İngilizler Benjamin'in değer verdiği insanları tehdit etmeye başlayınca kendini Amerikan Devrimi'nin içinde buluverir. İdealist bir vatansever olan oğlu Gabriel ile birlikte silah kuşanıp Amerikan milislerinin başına geçer ve "kırmızı urbalılarla" göğüs göğüse çarpışır. Bunlar olurken kendi ailesini korumasının tek yolunun genç Amerikan ulusunu topyekün bağımsızlığa taşımak olduğunu keşfeder fakat karanlık geçmişi, savaşta da peşini bırakmaz.
Feci bir savaştan sonra, eksantrik bir general bir yapımcıya perişan bir sığınakta yol gösterir.
Kuzey-Güney savaşının ilk yıllarına uzanan film Stonewall Jackson isimli savaş kahramanını anlatırken, öte yandan da savaşa giden askerlerin ailelerine, yani geride kalanlara odaklanıyor. Jeff Shaara'nın aynı isimli kitabından uyarlanan film, Gettysburry filminin yönetmeni tarafından yönetilmiş. 51 milyon bütçeye sahip olan yapım, sayısız tarihi ve kurgusal karakterin gözüktüğü büyük bir proje.
Bir bilgisayar hatası sonucu Birleşik Devletler’in Moskova’ya yönelik nükleer saldırısı iptal edilemez. Bunun üzerine Başkan zararı tazmin etmek için New York’un bombalanmasını teklif eder... Stanley Kubrick’in “Dr Strangelove”ından sadece birkaç ay sonra vizyona girdiği için ne yazık ki fazla hasılat yapamamış, kadri kıymeti bilinememişti. Şimdi oturup seyrettiğinizde yürek hoplatmayı ve Soğuk Savaş korkularını yeniden canlandırmayı başaran filmde, akla hayale sığmayanı gerçekleştiren Başkan rolündeki Fonda tüyler ürpertici derecede soğukkanlı. Fail Safe , dönüşü olmayan nokta Eugune Burdick ve Harvey Wheeler'in Türkçeye (kıyamete iki saat)adıyla çevrilmiş romanından, Sidney Lumet tarafından yönetmenliği yapılmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında, bir müttefik bombardıman uçağı işgal altındaki Paris üzerinde iken Almanların açtığı ateş sonucunda vurularak düşer. Uçuş komutanı Sir Reginald ve diğer mürettebat paraşütle atlamak zorunda kalırlar. İndikleri bölgede bazı sivil Fransızlardan yardım görürler. Bunlardan boya ustası Augustin Bouvet ve huysuz orkestra şefi Stanislas LeFort İngiliz mürettebatı önce saklarlar sonra da Fransa'nın güneyine, henüz Almanların işgal etmediği özgür bölgeye kaçmalarına yardım ederler.
Güneyli bir demiryolu mühendisi olan Johnny Gray, General adını verdiği tren motorunu neredeyse kız arkadaşı Annabelle Lee kadar sevmektedir. Sumter Kalesi'nden İç Savaş'ın ilk ateşleri açılınca Johnny orduya yazılmak ister. Fakat mühendis olarak daha faydalı olduğuna karar verilir. Johnny reddedilmiştir. Annabelle onu bir korkak olduğunu düşünüp terk eder.
Gibbons ve teknoloji uzmanı Toby Lee Shavers Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın XXX yeraltı operasyon merkezine bilinmeyen bir grup tarafından yapılan ölümcül bir saldırıdan kurtulmayı başarırlar. Gibbons katillerin hükümetin içinde radikal ve gizli muhalifler tarafından gönderildiğinden şüphelenir ve bunların izini sürmesi için yeni bir ajan aramaya başlar. Gibbons bu kez, içteki isyanın kaynağını keşfetmesi için deneyimli, sağlam bir askeri eğitim almış, ama sokaklarda da söz sahibi birini istemektedir. Ne yazık ki, bu iş için biçilmiş kaftan olan kişi hapistedir.
Based on a true story, James Coburn portrays a military lawyer assigned to defend a confessed psychotic killer. Set in the context of WWII and the uneasy US-Australian military alliance. The accused killer claims to have killed 3 women in order to possess their voices. Despite the defense lawyer's concerns that the killer is not fit to stand trial, the US military presses forward with the case and its desire to have the killer executed in order to strengthen the shaky alliance.
Idi Amin'in Uganda'sı ile ilgili neler biliyorsunuz? Dünyanın tanıdığı en vahşi diktatörlerden bir olan Idi Amin'in Uganda'sı ile bizleri tanıştıran film, insanlık tarihinin karanlık sayfalarından birine kamerasını çeviriyor.Tıbbi bir misyonla Uganda'ya gelen genç doktor Nicholas Garrigan, bu uzak ve çok da fazla tanımadığı ülkeye doğru yola çıktığında oldukça idealist düşüncelerle yüklüdür. Fakat bu düşüncelerinin yerini büyük bir karanlığın alması uzun sürmez. Son derece katı ve barbar bir yönetim şekli yürüten Idi Amin'in emirleri altında, hareket sınırları oldukça dardır. İlk zamanlar bunun onurunu yaşasa da Garrigan'ın, nasıl bir barbarlığın parçası yapılmak istendiğini anlaması uzun sürmeyecektir. Ama yanlışlardan geri dönüş, sandığı kadar kolay olmayacaktır.
Ordu içindeki anlaşmazlıklar, emir komuta zinciri, üst rütbelilerin lüks yaşamı ve Hitler'e karsı yapılan suikast girişimi gibi konuları işleyen 1967 yapımı Peter o Toole'ın başrol oynadığı bir başyapıt.
A renegade USAF general, Lawrence Dell, escapes from a military prison and takes over an ICBM silo near Montana and threatens to provoke World War 3 unless the President reveals details of a secret meeting held just after the start of the Vietnam War between Dell and the then President's most trusted advisors.
In order to prove his greatness to his unimpressed girlfriend, Mexican general Max takes a group of men across the border and recaptures the Alamo - international hijinks ensue!