258 film

Mykola is an eccentric pacifist who wants to be useful to humanity. When the war begins at Donbass, Mykola’s naive world is collapsing as the militants kill his pregnant wife and burn his home to the ground. Recovered, he makes a cardinal decision and gets enlisted in a sniper company. Having met his wife’s killers, he emotionally breaks down and arranges “sniper terror” for the enemy. He’s saved from a senseless death by his instructor who himself gets mortally wounded. The death of a friend leaves a “scar” and Mykola is ready to sacrifice his life.

Adonis Creed için yaşam bir denge oyunu haline gelmiştir. Kişisel zorunluluklarıyla yaklaşmakta olan dövüşü arasında kalan Creed, hayatının en büyük mücadelesiyle karşı karşıyadır. Ailesinin geçmişiyle bağlantılı bir rakiple yüzleşecek olması ringdeki yaklaşan dövüşün önemini daha da arttırmaktadır. Rocky Balboa tüm bu süreç boyunca yanında olacak ve birlikte ortak geçmişleriyle yüzleşecek, neyin uğruna savaşmaya değer olduğunu sorgulayacak ve aileden daha önemli hiçbir şeyin olmadığını keşfedecekler.

5 2004

For years, Andrei Evilenko eluded the obsessive Detective Lesiev and the psychiatric profiler Aron Richter. Spurred on by his rabid fury at the gradual crumbling of his precious Soviet Union, Evilenko is a man who will live, die and kill as a communist.

Gareth Jones, İngiliz bir araştırmacı gazetecidir. Sovyet Rusya'nın ütopik bir ülke olduğunu ortaya çıkarmış için ülkeyi ziyaret eden gazeteci, aslında öyle olmadığını görür. Bu sırada Stalin ile bir röportaj yapabilmek için elinden geleni yapacaktır. Orada Ukraynalı halkın büyük bir açlık yaşadığını görür. Devlet tarafından uygulanan bu kıtlık politikası sonucunda, 1932-1933 arasında 3.9 milyon kişi ölmüştür. Jones bu gerçeği dünyaya duyurmak ve sempati beslenen Sovyet rejiminin karanlık tarafını göstermek için hikayesinin peşinden riskli bir yolculuğa çıkar. Hikayesini yayınlamasının ardından Jones, kıtlığı örtbas etmek isteyen güçlere karşı mücadele vermek zorunda kalacaktır.

The little-known story of Ukrainian children torn from their homes in the crush between the Nazi and Soviet fronts in World War II. Spending their childhood as refugees in Europe, these inspiring individuals later immigrated to the United States, creating new homes and communities through their grit, faith and deep belief in the importance of preserving culture.

2. Dünya Savaşı sırasında Naziler bir Rus kasabasına saldırır. Kasaba halkı nazilere karşı mücadele etmeye karar verir.

19 , 1962

Onaltıncı yüzyıl Ukrayna'sında geçen bir “Romeo ve Juliet” hikayesi. Taras, yıllarca süren maceralarından ve kazak dostlarıyla birlikte kahramanlıklarından sonra rahat çiftlik hayatına yerleşir. Çok zengin olmamasına rağmen, oğlu Andrei'yi bir Leh okuluna gönderir. O zamanlar Ukrayna'da Lehler hakimiyetlerini sürdürmektedirler. Kazakların da kökeni, özgürlükleri ve Lehlerin egemenliğinin kaldırılması için mücadele eden Ukraynalı serflerdir. Bu yüzden Taras, çocuğunun düşmanın yöntemleriyle eğitileceğini ummaktadır. Bunun yerine Andrei, Soylu bir Leh ailenin kızına aşık olur. Aşk, aile onuru ve ulusal kimlik mücadelesi arasında bir çatışmaya sahne olur.

Amerikalı yazar Jonathan Safran Foer'ın 2002 tarihli aynı adlı ilk romanından uyarlanan filmde Yahudi kökenli Amerikalı bir gencin hiç tanımamış olduğu dedesini 1942 yılında Nazi'lerin elinden kurtaran kadını aramak üzere Ukrayna'da çıktığı garip ve komik yolculuk anlatılmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliğinin korkunç toprak hırsı başta Ukrayna olmak üzere bir çok ülkeyi etkilemeye başlamıştır. Öyleki toprak bütünlüğünü koruyabilmek için bazen sevgi, şeref ve hayatta kalma mücadeleleri ikinci plana kadar düşmüştür. Özellikle Joseph Stalin’in yaptığı soykırımlar bir çok insanın ölümüyle sonuçlanmıştır. İsyankar bir aileden gelen Yuri karşıt görüşlere direnmek üzere çıktığında bu topraklar üzerinde Natalka ile tanışır. Aşk ve sevgi duygularını tadan Yuri savaşın ne kadar gereksiz olduğunu anlayacak ve bu sefer kendi ülkesine karşı sırtını dönecektir. Gerçek bir hikayeden alınan Bitter Harvest savaş döneminde insanların yaşadıklarını beyaz perdeye mükemmel bir şekilde yansıtmış.

As the Russian invasion begins, a team of Ukrainian journalists trapped in the besieged city of Mariupol struggle to continue their work documenting the war's atrocities.

Kharkiv, the 1930s. The heyday of Ukrainian art. Ambitious young poet Vladimir Akimov happily settles in at the new luxury "Slovo" House built specifically for artists. He comes from the provinces and works as a proof-reader in a printing press, and has never even dreamed of living under one roof with prominent Ukrainian writers and artists. He thinks his own poetry is genius, but nobody takes his literary efforts seriously, not to mention the occasional chuckles over his epigone poems. But fate smiles at him. The head of the political intelligence agency suggests that he become the author of a play written earlier. Akimov agrees, signing a non- disclosure note. The poet has no idea what price he will pay for this success. “‘Slovo’ House” is a story about a generation of Ukrainian artists persecuted by the totalitarian system, unfolding against the backdrop of one of the largest genocides of the 20th century: the Holodomor, which caused the death of almost 7 million people.

The film’s story is based on the fate of the Floriculture Pavilion of the former Exhibition of Achievements of the People’s Economy, and its elderly employee Valentyna Voronina, who maintains this space, investing her own life into it, until suddenly changes come to her. After forty-five years of work, she is asked to retire. But Voronina does not agree with that, because she thinks that all the plants will die without her. Meanwhile, a group of mysterious radioesthesists find a channel of positive energy right in front of the entrance to the pavilion.

Hanging out with friends, smoking a lot, spinning bottles and kissing, making mistakes, playing, refusing to accept, dreaming with open eyes - life as a teenager can be overwhelmingly beautiful and difficult at the same time. In her debut, the Ukrainian director composes a deeply emotional and multi-layered portrait of a generation whilst seamlessly flowing between the fictional and the documental.

In the early eighteenth century, foreign rule means dark times for the Hutsuls of the Carpathians. The two Dovbush brothers become opryshkos - mountain outlaws. But the two brothers become enemies - one cares only about money, the other - Oleksa - fights for his people. The Carpathians are convulsed with a wave of uprisings. The aristocracy uses its military might to try to kill Dovbush and destroy his legend. But Dovbush outwits them. The desperate lords devise a devious plan and attack the invincible outlaw's Achilles heel - his love for his childhood sweetheart, Marichka. Who will be the assassin to attack the Opryshko whose immense strength and bravery inspired folk tales? Will the lords' treacherous plan destroy the hero before he can lead his people to freedom?

2013-2014 yılları arasında Ukrayna’daki halk ayaklanmasını konu alan belgeselde, 2013 yılında Ukrayna hükümeti halkın Avrupa Birliği ile daha yakın olma arzusunu göz ardı etmeye çalışır. Ancak halk, bu ciddiye alınmama durumunu kabullenemez. Başkan Viktor F. Yanukovich’in istifasını isteyen barışçıl öğrenci protestoları şeklinde başlayan direniş, 93 günde kanlı bir devrime ve tam bir insan hakları hareketine dönüşür.

Ukrayna – Rusya sınırında yaşayan İrka, köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyi reddeden hamile bir kadındır. Ne var ki 17 Temmuz 2014 günü İrka ve ailesi kendilerini uluslararası bir uçak kazası felaketinin merkezinde bulacaktır.

Ukrayna'nın işgaline karşı savaşan Kievli bir gönüllü olan Katia, direnişe bağışlanan bir dizüstü bilgisayarı kullanıyor ve umutsuzca kayıp ebeveynlerini arayan bilgisayarın asıl sahibinin küçük oğluyla temasa geçiyor. Çocuğa yardım etme girişimleri, değer verdiği her şeyi riske atmaya zorlayacaktır.

Belki de ölümden de beter bir yazgı… Maksym Nakonechnyi’nin bu ilk uzun metrajlı filmi, Ukrayna’nın dürüstlük, özgürlük ve gelecek için mücadele eden kadın savaşçılarına adanmış sert bir tanıklık sunuyor. Aylarca Donbass’ta esir tutulan Ukraynalı hava keşif uzmanı Lilya, sonunda ailesinin yanına döner. Ne var ki, esaretin travması hayallerle karışık bir şekilde ona zulmetmektedir. İçinde bir yerlerde, yaşadıklarını asla unutmamasına yol açan bir şeyler büyüse de kendini bir mağdur olarak görmemekte, bu yüzden de bir türlü özgürleşememektedir. Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde ilk gösterimini yapan bu filmi yapma fikri yönetmen Nakonechnyi’nin aklına ilk kez 2018’de, Ukraynalı kadın savaşçılar hakkında bir belgeselin kurgusunu yaparken gelmiş: “Olay örgüsünü yazdığımda son derece umutsuz anlarda yeşeren umut ve insanlık hakkında bir hikâye anlatmak istedim. Savaş silahların susmasıyla bitmeyecek, ama insan en sert ve görünmez izleri bile silip aşabilir.”

On February 24, 2022, Yevhen, together with his friends, volunteered to join the first aid squad on the front line. They provided life-saving support and evacuation of the wounded. This film reveals the experiences of these young men for six months full of drama, despair, fear, hatred, bitterness, love, and, most importantly, faith in victory.

Nina is a successful TV star, but her life changes when she is diagnosed with cancer. Facing a personal crisis, she has to confront her deepest fears.

Bir filmi veya diziyi bulamıyor musun? Eklemek için oturum aç.

Bu öğeyi derecelendirmek veya bir listeye eklemek ister misiniz?

Giriş