Musa, a law student seeks out Davud, a man imprisoned for kidnapping four women. He soon discovers that all of his victims have no wish to press charges. On the contrary, they have the feeling of a new truth in themselves. Musa's encounter with the purported criminal becomes a journey into someone else's inner world. Are the questions he asks the correct ones? Is the law a genuine form of justice? What is the meaning of humans imposing punishment on others? Is Musa being enlightened by a superior man, or is he being lured into a world of illusion?

Hukuk öğrencisi Musa, dört kadını kaçırmaktan dolayı hapise düşen Davud'u aramaktadır. Çok zaman geçmeden kurbanların hiçbirinin suçlamada bulunmak istemediğini keşfeder. Aksine, herkes kendi içinde yeni bir hakikat duygusuna sahiptir. Musa'nın bir sözde suçluyla karşılaşması, başka birinin iç dünyasına yolculuk yapmasına sebep olur. Sorduğu sorular doğru mudur? Hukuk gerçek bir adalet biçimi midir? İnsanların başkalarına ceza vermesinin anlamı nedir? Musa, büyük biri tarafından mı aydınlatılıyor, yoksa bir hayal dünyasına mı sürükleniyordur?